9 Aralık 2019 Pazartesi

Akademinin Hali

Yüksek lisans tez döneminde günlerce hazırlık yapar, şekiller tablolar çıkarır, danışmana götürürdüm. Bu çalışmaların üzerinde ne zaman konuşsak benim içim cız ederdi. Çünkü hocam hiçbir zaman benim yazdıklarımla, araştırmalarımla, hipotezimle ilgilenmezdi. Hocam cümle düşüklüğü var mı? Atıflar doğru yapılmış mı? bunlara bakardı. 120 sayfalık çalışmamın içeriğini hoca bir kere bile okumadı. İçerikle ilgili bir kez bile eleştiri ya da düzeltme yapmadı.

Aradan zaman geçti doktoraya başladım. Akademik kalitesi ülkemize göre iyi sayılan bir üniversitedeyim. Yine bir makale için hazırlık yapıp hocama götürüyorum. Sonuç aynı.

Hoca: Tablonun altındaki atıfı yanlış yapmışsın.
Ben: Düzeltirim hocam peki içerik nasıl olmuş?
Hoca: Bak kaynakça kısmında da hata var.
Ben: Düzeltirim hocam bölümler iyi mi sizce?
Hoca: Benim kitabıma hiç bakmadın mı dipnot tekniği için?
Ben: Kitabın içeriğine baktım ve çöptü açıkçası (diyemedim tabi)
        Baktım hocam gözümden kaçtı galiba.
Hoca: Bunlara dikkat edin çok önemli.
Ben: Peki hocam genel olarak nasıl olmuş.
Hoca: İyi ya fena değil.

Kaç günlük emeğim uykusuzluğum içime oturan dert olmuştu. Bir cümlesi ile ilgilenilmeyen, sadece şekil şartlarına bakılan makaleler ve tez. Demek ki ben masal anlatsam fakat düzgün atıf yapsam, şekil şartlarına önem versem ne yazdığımın önemi yok. Peki şimdi soru şu. Sizce herhangi bir öğrenci bunu bilerek, aptal gibi kendini parçalayarak bir tez ya da makale hazırlar mı? Tabi ki hayır. Çala kalem yazar ve geçer. Nitekim şu an tam olarak bu durumdayız.

Tam bu düşünceler ile kızgın kızgın evde otururken televizyonu açtım. Ülkemizin güzide rektörlerinin bilimsel çalışmaları verilmiş. Web of science verilerine göre 71 rektörümüzün atıf sayısı 0 (yazıyla sıfır, rakamla sıfır, fakat ünvan ve siyaset olarak sıfır değil). Daha kötüsü bu güzide!! rektörlerimizin 68 tanesinin uluslararası makalesi dahi yok. Tek kelime ile fiyasko. Sonuçlar tam anlamıyla rezalet.
Akademinin tepesindeki insanların derdi bilim değil ki. Onların derdi ünvan ve şekil. Tıpkı diğer çoğu akademisyen gibi. Neyse ki bu rektörler ve hocalar atıfları ve kaynakçayı düzgün hazırlamışlar. Yoksa nasıl rektör olurlardı?



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder